Define Aramak ve Bulunduğunda Sahiplenmek Caiz midir

Yeni Haber Merkezi

Günümüzde hazine avcılığı operasyonları “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu” ve diğer ilgili mevzuat. Bu mevzuata aykırı olarak define avcılığı yapmak kamu ve bireysel hakların ihlali anlamına geldiğinden caiz değildir.

İslam hukukunda “kenz” adı verilen, gömülü yerlerinden çıkarılan ve sahibi bilinmeyen altın, gümüş para, silah, alet, ev eşyası vb. gibi eşya ve eşyalara verilen isim. İslam hukukuna göre hazineler üçe ayrılır:

1. İslam hazineleri: Üzerinde İslami bir işaret, yani Kelime-i Şehadet gibi bir yazı, işaret veya sembol bulunan ve kesinlikle Müslümanlara ait olduğu kesin olan sikkeler ve diğer eşyalar.

2. Cahiliye Devrinin Hazineleri: Üzerinde İslam öncesi milletlere ait tanrı resimleri veya Müslüman olmayan bir hükümdarın resmi gibi ayırt edici özelliği bulunan, İslam dışı bir sembol, işaret, yazı vb. ile gömülmüş halde bulunan paralar veya diğer eşyalar.

3. Kanıtlanmış hazineler: Üzerinde Müslümanlara mı, gayrimüslim milletlere mi ait olduğu anlaşılamayan, ayırt edici bir işaret veya sembol, kazıma veya baskı bulunan gömülü para ve diğer eşyalara verilen isimdir. (Ö. N. Bilmen, Hukuk-ı İslâmiyye ve Istılahâtı Fıkhıyye Kamusu, IV, 75-76)

İslam’da tanımladığımız defineler Beytü’l-Mal’in gelirleri arasındadır. Bu defineler, yukarıda belirtilen kısımlarıyla birlikte, bunları bulan kişiye ve bulunduğu yere göre belli bir miktar üzerinden hazineye aktarılır. Söz konusu defineler, fıkıh kitaplarında madenlerle ilgili hükümlerle birlikte ele alınmıştır. Zaten her iki grup da yer altına gömülmüş ve sonradan çıkarılmış olduğundan define ve madenlere birlikte “rikaz” diyenler de vardır (Şeyhî-Zâde, Mecmeu’l-Enhur, İstanbul 1301, l. 405). Bundan dolayı ister öşür arazisinde ister haraç arazisinde olsun, Müslüman veya gayrimüslim olup İslam topraklarında yaşayan ve “zimmi” denilen madenler ve geçmişte gayrimüslimler tarafından gömülmüş defineler, miktarlarının küçük veya büyük olmasına bakılmaksızın vergiye tabidir.

Vergi oranları şöyledir: Bir Müslüman veya zimmi, ateşte eriyen altın, gümüş, bakır vb. bir maden bulduğunda, bunun beşte birini hazineye devreder; geri kalanı kendisine aittir. Bunları bulan kişinin Müslüman veya zimmi, hür veya köle, çocuk veya yetişkin, erkek veya kadın olması fark etmez. Bu hüküm, sahipsiz arazide bulunan madenler için geçerlidir. Ancak madenin bulunduğu arazinin bir sahibi varsa, bulunan madenin beşte dördü arazi sahibine aittir (Bilmen, a.g.e., IV, 102).

Gayri müslim bir ülkeden izinsiz olarak çıkıp İslam ülkesine giren bir “harbi”nin bulduğu bütün madenler “fey” sayılır. Bu sebeple bu harbi’nin bulduğu her şey ondan alınarak hazineye aktarılır. Gayri müslim kişi, turist gibi izinle İslam ülkesine giren bir “musta’min” ise bulduğu hazine onun mülkiyetinde bırakılmaz ve tamamı alınır. Öte yandan, hazineyi hükümetin izniyle çıkarmaya kalkışmışsa anlaşmanın şartlarına uyulur. (Bilmen, a.g.e., IV, 103)

Üzerinde kelime-i şehadet, Kur’an-ı Kerim’den bir ayet veya bir Müslüman hükümdarın adı gibi İslami bir işaret bulunan definelere “lukātā” (kaybolmuş mal) denir. Öte yandan, üzerinde cahiliye devrine ait olduğu belirtilen veya Müslümanlara ait olmadığı kesin olarak belirtilen defineler beş parçaya ayrılır, beşte biri hazineye, kalanı da bulana verilir. Ancak bu defineyi bulan kişi bir kumandan veya müstedim ise, bulduğu definenin tamamı elinden alınır ve ona bir pay verilmez. Tıpkı madenlerde olduğu gibi. (el-Mevsīlī, el-İhtiyar, İstanbul 1980, I, 117-118)

Madenlerde olduğu gibi, bir kimse kendisine ait olmayan bir yerde, yani dağ veya çöl gibi kendisine ait olmayan sahipsiz bir yerde define bulursa, bulduğu definenin beşte biri hazineye, kalanı kendisine aittir. Ancak bu define kendisine ait bir arazide bulunursa, yine beşte biri hazineye, kalanı da İslam devlet başkanı tarafından Müslümanlar tarafından ilk fethedilen kişiye veya onun mirasçılarına gider. Mirasçı yoksa bu hazinenin tamamı hazineye intikal eder. (el-Mevsili, a.g.e., I, 118) İslâmî mi, cahiliyye devrine ait mi olduğu belli olmayan ve üzerinde açık bir işaret bulunmayan define, cahiliyye definesi kuralına tabidir. Başka bir görüşe göre ise bu defineler de İslâmî define sayılır.

Müslüman veya zimmi bir kimse, izin alarak gayri müslim bir memlekete (dârü’l-harbe) girer ve orada bir define bulursa, definenin tamamı bulan kişiye aittir. İslâm devleti ondan bir şey alamaz. Fakat kuvvet ve cesaret sahibi bir topluluk böyle bir memlekete gidip defineyi bulup almayı başarırsa, bu definenin beşte biri hazineye alınır. Çünkü bu şekilde elde edilen mal ganimet sayılır. Aynı şekilde, dârü’l-harbe giren bir Müslüman veya zimmi, orada bir evde define bulursa, definenin tamamını ev sahibine iade etmelidir. Sahip olunan arazide bulunan defineler için de aynı kural geçerlidir. Çünkü aksi hareket hıyanet ve zulüm sayılır. (Şeyhîzade, Mecmau’l-Enhur, İstanbul 1301, I, 207)

Denizden çıkarılan her türlü hazine, onu çıkaranındır. Bu görüş İmam-ı A’zam ve Muhammed’e göredir. Ebû Yusuf’a göre ise denizden çıkarılan hazinelerin beşte biri hazineye götürülür. (Bilmen, yaş IV, 103-104; el-Kasani, Bedaiu’s-Sanâyi’, Beyrut 1974, II, 65-66)

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*