Bakara Suresi 68 Ayet Tefsiri Meali ve Arapça Yazılışı

Yeni Haber Merkezi

Medine döneminde nazil olmuştur. 286 ayetiyle Kur’an-ı Kerim’in en uzun suresidir. İsmini 67-73 ayetlerindeki sureden almıştır. “bakara (sığır)” Surede İslam hukukunun temel konularına ilişkin pek çok hüküm yer almaktadır.

Bakara Suresi 68. ayetinin yazımı

Dediler ki: “Rabbine dua et de bize ne olduğunu açıklasın.” Dedi ki: “Gerçekten de O, onun ne yaşlı, ne de genç, ikisinin arasında bir sığır olduğunu söylüyor. Öyleyse sana emredileni yap.”

Bakara Suresi 68. Ayet Anlamı Anlamı

Dediler ki: “Bizim adımıza Rabbine dua et de onun nasıl olduğunu bize açıklasın.” Musa dedi ki: “Allah diyor ki: ‘O ne yaşlıdır, ne de bir düvedir; ikisi arasında bir sığırdır.’ Emrolunduğun gibi yap.”

Bakara Suresi 68. Ayetinin Tefsiri

Bu ayetler İsrail tarihinden bir sahneyi anlatmaktadır. Peygamber zamanında Yahudiler tarafından bilindiği için (bkz. Tesniye, 21/1-9), söz konusu ineğin kesilmesini gerektiren olay hakkında ayrıntı verilmemiş, sadece 72. ayette bir adamın öldürülmesinden bahsedilmektedir. Peygamber zamanındaki Yahudiler bu olaydan haberdardılar. Sahabeden bazıları da kendilerinden aldıkları bilgilere dayanarak olayın ayrıntıları hakkında açıklamalar yapmışlardır. Abdullah b. Abbas, Ubeyde b. Samit, Ebu’l-Aliye ve diğer bazı erken dönem müfessirlerinin verdiği benzer bilgilere göre, çok zengin ve yaşlı bir Yahudi, mirasına ve kan bedeline göz koyan yeğeni tarafından öldürülüp bir yere atılmış ve cinayet masum bir kişinin üzerine atılmak istenmiştir. Katil bulunamadığı için toplumda gerginlik çıkmış, neredeyse silahlı çatışmaya varacak noktaya gelmiş ve olay Hz. Musa’ya bildirilerek çözüm bulması istenmiştir.

Allah’tan aldığı vahiy uyarınca onlara bir inek kesmelerini ve bir parçasıyla ölenin bedenine vurmalarını emretti. Bu yapıldığında ölen kişi dirildi ve onu öldüren kişinin kimliği ortaya çıktı (Taberî, I, 337-340; Râzî, III, 114). Böylece ölülerin mucizevi bir şekilde diriltilmesiyle adalet yerini bulmuş ve ihtilaf ortadan kaldırılmış, aynı zamanda Yüce Allah’ın ölüleri diriltmeye muktedir olduğu da gösterilmiş oldu.

67. âyette, kendilerine bir inek kesmeleri emredildiğinde İsrailoğullarının şaşırıp, “Sen bizimle alay mı ediyorsun?” dedikleri bildirilmektedir. Muhtemelen bu, ineğe bir kutsallık atfetmeleri ve onu kesmek istememeleri nedeniyleydi (Ateş, I, 181; Mevdûdî, I, 85). Bilindiği üzere İsrailoğulları Mısır’da uzun yıllar kalmışlardı. Mısır kültüründe ineklere kutsallık atfediliyordu. Mısır’daki bu batıl inançtan onların da etkilenmiş oldukları anlaşılıyor.

Nitekim Hz. Musa, Sina Dağı’ndayken kavmi Samiri’nin yaptığı altın buzağı heykeline tapmaya çalışmıştı (bkz. Bakara 2/51, 54; A’raf 7/152; Taha 20/85-96). Söz konusu ayetlerde, İsrailoğulları’nın, kesmeleri gereken inek hakkında çok soru sormalarının sebebi, onu kesmek istememeleriydi. Nitekim 71. ayetin sonundaki “Artık bunu yapmayacaklardı” açıklaması, onu istemeyerek kestiklerini göstermektedir. Tevhid dininde, Allah’tan başka hiçbir şeye ibadet etmek mümkün değildir. Bu sebeple Allah, onlardan bir ineği kesmelerini istemekle, dolaylı olarak onların bu ineğin kutsal olduğuna dair inançlarını yok etmek istemiştir. (İsrailoğullarının Hz. Musa’ya, “Sen bizimle alay mı ediyorsun?” demelerinin ve ona peş peşe sorular sormalarının diğer sebeplerinin ayrıntılı açıklaması için bkz. Razi, III, 115-118).

Yüce Allah, başlangıçta İsrailoğullarına, herhangi bir vasıf belirtmeden inek kesmelerini emretti. Allah’ın emrine sorgusuz sualsiz itaat etmek gerektiği halde, onlar önce bu emri yadırgadılar, sonra da kesilecek hayvanın vasıfları hakkında tekrar tekrar sorular sorarak işlerini zorlaştırdılar. Burada ayrıca, insanların din hakkında çok fazla soru sormalarının yararlı ve uygun olmadığına, soruların ayrıntıyı artırıp işleri zorlaştıracağına dair bir işaret de vardır. Nitekim Maide suresinin 101. ayetinde, “Ey iman edenler! Açıklandığında size sıkıntı verecek şeyleri sormayın.” buyurulmaktadır. Peygamber de din hakkında çok fazla soru sormanın doğru olmadığını bildirmiştir (Buhari, “Rikak”, 22; Müslim, “Akziye”, 10, 11, 12).

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*