Peygamberimizin Kabul Olan Duası – Secdem / Bir Dünya İçerik

Yeni Haber Merkezi

Üç makbul dua hakkını Cenab-ı Hakk’ın kendisine verdiği Peygamberimiz (s.a.v.) bu duaları nerede kullanmıştır? Peygamberimizin (s.a.v.) kabul edilen duası…

Yine Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- bir hadis-i şeriflerinde Yüce Allah’ın kendisine üç vakit makbul namazı kılma hakkını verdiğini bildirdikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:

“…Bunun üzerine dedim ki:

“Allah’ım! Ümmetimi affet! Allah’ım! Ümmetimi affet!” diye dua ettim.

Üçüncü isteğimi, bütün mahlukatın, hatta Hz. İbrahim’in -aleyhisselâm- bana ihtiyaç duyacağı ve şefaatimi isteyeceği güne kadar erteledim.” (Müslim, Müsâfirîn, 273)

Ayet-i kerimede, onların mübarek dillerinden çıkan her kelimenin ilahi ölçüler dahilinde çıktığı sabittir.[3] Bazı insanlar şefaatle ilgili hadisleri ne kadar sahih olursa olsun kabul etmezler. Ancak birçok ayette Allah Teala’nın izin verdiği kişilerin şefaat edebileceği açıkça belirtilmiştir. Aslında:

“…Hiçbir şefaatçi, O’nun izni olmadan şefaat edemez…” (Yunus, 3)

“Rahman’ın katında kendisine söz ve izin verilen kimseden başka hiç kimse şefaat etme gücüne sahip olamaz.” (Meryem, 87)

“Allah’ın izin verdiği kimselerden başkasının şefaati Allah’a fayda vermez.” (Sebe’, 23) ayeti bunu göstermektedir.

Özellikle;

“O gün, Rahman’ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimselerden başkasına şefaat fayda vermez.” (Taha, 109) Ayet, Allah’ın izniyle şefaatin hak olduğunu gösteren açık bir örnektir.

Burada şu hususu özellikle ortaya koymak gerekir: Şefaat, dünyada işlenen bazı günahların ahiretteki cezasının bağışlanması için Cenab-ı Hakk’a yalvarmak, dua etmek, aracılık etmek demektir. Rabbimiz dilerse kabul eder, dilerse kabul etmez. Yani şefaat, bir müminin günahlarının bağışlanması için dua etmek, yalvarmaktır. Yoksa şefaatçinin, şefaatçinin elinden tutup mutlak bir şekilde cennete götürmesi değildir. Buradaki tek hüküm Cenab-ı Hakk’a aittir. Kuldan istenen, kulluğunun şuuru içinde Cenab-ı Hakk’a sığınmasıdır.

Şefaati istisnasız kabul edilecek olan sadece Efendimiz, Allah’ın Resulü -sallallahu aleyhi ve sellem-‘dir. Bu büyük nimet sadece ona mahsustur. Zira bir hadiste Yüce Allah Efendimiz Peygamber’e şöyle buyurmuştur;

“Ey Muhammed! İste! Ne istersen sana verilecektir. Şefaat et, şefaatin kabul edilecektir!”[4] O emreder.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Şebnem Dergisi, Yıl: 2017 Ay: Kasım Sayı: 153

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*