ALİ FERAHİ
Ünlü evliyalardan biri. 14. yüzyılda yaşamış, doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Babası Ferre şehrinin valisiydi. Tasavvufun ünlü evliyalarından Şeyh Rukneddin Alauddin’in ders ve sohbetlerinde eğitim görmüş ve mükemmelleşmiştir.
Hocasıyla ve hocasıyla şu şekilde tanışmıştır: Babası valilik görevinde yaşlandığı için bu işi bırakıp kendini tamamen ibadete vermek istemiştir. Oğlu Ali Farahi’yi padişaha durumu bildirmekle görevlendirmiştir. Padişaha babasının valilik görevinden alınarak yerine kendisinin atanması talebini iletmek üzere yola çıkmıştır. Bir kafile ile birlikte giderken eşkıyalar yolunu kesmiştir. Eşkıyalar kafiledeki herkesi öldürmüştür. Ali Farahi ağır yaralanmış ve baygın bir şekilde yere düşmüştür. Kafileden ölmeyen tek kişi o olmuştur. Eşkıyalar onu yalnız bırakıp öldüğünü sanarak gitmişler. Bir süre ağır ve baygın bir halde kalmıştır.
Ali Farahi bu halde iken, bu durum manevi alemde zamanının meşhur velilerinden Şeyh Rükneddin Alaaddin Alaaddin’e bildirilmiş ve kendisine, Filan yerdeki ölüler arasında bir yaralı var. O, kemale erip yükselmeye kadir bir kimsedir. Git onu kurtar. Bunun üzerine hemen gidip onu içinde bulunduğu halden kurtarmış ve yanına almış. Yaralarını tedavi etmiş. Bir müddet sonra iyileşmiş ve sağlığına kavuşmuş. İyileştikten sonra kendisine;
“Ya babana ya da sultana geri dönersin. Özgürsün,” dedi eşsiz bir sadakat ve apaçık bir talihle:
“Ben senin destek eteğine tutunup seninle kalmak istiyorum.” dedi. Durumu babasına bildirdi ve izin aldı. Böylece Rukneddin Alauddin’in talebesi oldu. Derslerinde ve sohbetlerinde kemale erdi ve evliyalar safına katıldı.
KAYNAKLAR
1) Nefahat-ul-Üns; s.509
Bir yanıt bırakın