Peygamber (s.a.v.) o günün şartlarına uygun olarak çeşitli zaman ve mekanlarda çeşitli dualar yapmıştır. Aşağıdaki duada Peygamberimizin bir topluluk için endişelendiğinde yaptığı duayı öğreniyoruz.
Ebû Musa (radıyallahu anh)’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir topluluktan endişe duyduğu zaman şu şekilde dua ederdi:
“Allah’ım! Onlara karşı senin korumanı kalkan ediniyoruz. Onların şerrinden sana sığınıyoruz.” (Ebu Davud, Vitir 30)
ALLAH’TAN YARDIM İSTEMEK
Peygamber çeşitli durumlara ve koşullara göre farklı dualar yapmış ve bunları ashabına öğretmiştir. Ashab da öğrendikleri bu duaları sonraki nesillere öğretmiş ve ezberlemiş, böylece bunların günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Allah hepsinden razı olsun. Dualar sadece hadislerde değil, aynı zamanda yüce kitabımız Kuran’da da vardır. Kuran bize önceki peygamberlerin dualarını da öğretir.
Sevgili peygamberimizin sık sık yaptığı dualar daha sonra hadis kitaplarımızın ilgili bölümlerinde me’sûr yani Allah Resulü’nden sünnet olarak nakledilen dualar olarak ve dua üzerine müstakil eserlerde yer almıştır. En yaygın ve bilinenleri de herkesin ezberleyebileceği dua demetleri şeklinde küçük kitapçıklar haline getirilmiştir. Tarikat mensuplarının her gün okumayı alışkanlık haline getirdiği dualar da seçilmiş me’sûr dualarından yani Peygamberimizin dualarından oluşmaktadır. Dilimizde “dua külliyatı” adı altında daha çok gördüğümüz kitaplar da bu sınıfa girmektedir. Bütün bunlar şu gerçeği ortaya koymaktadır: Müslümanın her hareketi, her hali ve her anı Allah iledir. Çünkü dua Allah’a yalvarmak ve O’na yönelmektir. Böylece kişi kendini güvende ve Allah’ın koruması altında hisseder ve hayatını buna göre sürdürür. Çünkü kul bu dualarda geçen Allah’ın güzel isimleriyle korunmaktadır; onlarla Allah’a sığınır ve onlarla O’na yönelir.
Peygamber Efendimiz’in cihada çıkarken okuduğu duanın ne kadar büyük bir yalvarış ve teslimiyet ifadesi olduğunu açıkça görüyoruz. Bir insanın ne kadar gücü ve kuvveti olursa olsun, ne kadar savaş araç ve gereçleri ve malzemesi olursa olsun, Allah’ın desteği ve yardımı olmadan zafer kazanması imkansızdır. Nitekim tarihimizin şahitliğiyle, düşman ordularıyla kıyaslanamayacak kadar az ve güçlü olan birçok İslam ordusunun kâfirleri bozguna uğrattığı ve bozguna uğrattığı ispatlanmıştır. Allah’ın yardımı ve desteği olmadan bu savaşları kazanmak imkansızdır. Düşmanların Müslümanlara karşı hazırladıkları birçok hile ve tuzak vardır. Bir insan bunların her birini hissedip ona göre tedbir alamayabilir. Ancak yardımcısı Allah olan bir kişi veya bir topluluk, Allah’ın izni ve izniyle bu hile ve tuzaklardan kurtulacak ve kâfirlere üstün gelecektir. Bütün bunların gerçekleşmesini sağlayacak işlerden biri de duadır.
Düşmanla savaşmak gerektiğinde görevimiz, bütün maddi hazırlıkları yapmak, gerekli tedbirleri almak ve bunun için her türlü çabayı göstermek, en ufak bir ihmale bile müsaade etmemektir. Bu tedbirler ve hazırlıklar tamamlandıktan sonra, samimi ve içten bir şekilde Yüce Allah’ın yardımını ve desteğini istemeliyiz. Bu son görev, en az birinciler kadar önemlidir ve zafere ulaşmanın manevi gücüdür. Cihatla ilgili ayet ve hadislerde, bu iki önemli alana aynı şekilde değer vermemiz gerektiği öğretilmektedir. Peygamberler de insandır. Onların da bazı kötü insanlardan ve onların kötülüklerinden endişe duymaları ve korkmaları doğaldır. Bu, onların kahramanlıklarına ve Allah’a olan sonsuz güvenlerine aykırı değildir. Aynı zamanda, bu tür durumlar meydana geldiğinde ne yapmaları ve nasıl davranmaları gerektiği konusunda insanları ve toplumları eğitmenin ve öğretmenin bir yoludur. Peygamber, ashabını ve ümmetini bu konularda uyarmış ve onlara rehberlik etmiştir.
HADİSLERDEN NE ÖĞRENİYORUZ
1- Peygamberimiz, o günün şartlarına uygun olarak çeşitli zaman ve mekanlarda çeşitli namazlar kılmıştır.
2- Namaz, kulun gücü yettiğince tedbir almasına ve gerekli hazırlıkları yapmasına engel değildir.
3- Allah’a tam bir tevekkül ve sarsılmaz bir inançla dua edilmelidir.
4- Zorluk, sıkıntı, darlık ve meşakkat zamanlarında dua etmek daha faziletlidir.
5- Peygamberlerin de insan olmaları hasebiyle korku ve endişe duymaları doğaldır.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Hadis-i Şerif Tercümesi, Erkam Yayınları
Bir yanıt bırakın