Peygamberimizin Yağmur İle İlgili Hadisleri

Yeni Haber Merkezi

Ebû Hüreyre (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Bize silah doğrultan bizden değildir. Bizi aldatan ve kandıran bizden değildir.”

Müslim, İman 164, Fiten 16. Ayrıca bkz. Ebu Davud, Büyu 50; Tirmizi, Büyu 72; İbn Mâce, Ticaret 36.

Müslim’in bir başka rivayetinde ise şöyle denilmektedir:

Allah Resulü (ﷺ) pazarda bir buğday tezgahının yanından geçti. Elini buğday yığınının içine koydu ve parmakları ıslandı. Bunun üzerine satıcıya şöyle dedi:

– “Ey tahıl tüccarı! Bu ıslaklık nedir?” diye sordu. Adam dedi ki:

– Ey Allah’ın Resulü! Yağmur onu ıslattı, dedi. Allah’ın Resulü şöyle buyurdu:

– “Yaş kısmını mahsulün üstüne koysana, insanlar görüp aldanmasınlar. Bizi aldatan bizden değildir.” dedi.

Müslüman, İnanç 164

Ebû Mûsâ el-Eş’arî (radıyallahu anh)’ın rivayetine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmur gibidir. Yağmurun düştüğü yerin bir kısmı verimli topraktır: Yağmur suyunu emer ve bol otlak ve ot üretir. Bir kısmı ise suyu emmeyen, onu tutan çorak topraktır. Allah, orada toplanan suyun faydasını insanlara sağlar. Ondan içerler, hayvanlarını sularlar ve çiftçiliklerini onunla yaparlar. Yağmurun düştüğü bir başka yer daha vardır ki, o da düz, kaygan bir yerdir, üzerinde hiçbir bitki yetişmez. Ne suyu tutar ne de ot üretir. Bu, Allah’ın dinini anlayan ve Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve ilimden faydalanan, onu öğrenen ve öğreten kimse ile başını kaldırıp onu dinlemeyen ve Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve hidayeti kabul etmeyen kimsenin durumudur.”

Buhari, İlim 20; Müslim, Fadail 15

Ebû Mûsâ el-Eş’arî (radıyallahu anh)’ın rivayetine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmur gibidir. Yağmurun düştüğü yerin bir kısmı verimli topraktır: Yağmur suyunu emer ve bol otlak ve ot üretir. Bir kısmı ise suyu emmeyen, ancak onu tutan çorak topraktır. Allah, orada toplanan sudan insanlara fayda sağlar. Ondan içerler, hayvanlarını sularlar ve çiftçiliklerini onunla yaparlar. Yağmurun düştüğü bir başka yer daha vardır ki, o da düz, kaygan ve kaygan bir yerdir, hiçbir bitki yetişmez. Ne suyu tutar ne de ot üretir. İşte bu, Allah’ın dinini anlayan ve Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve ilimden faydalanan, onu öğrenen ve öğreten kimse ile başını kaldırıp onu dinlemeyen ve Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve hidayeti kabul etmeyen kimsenin durumudur.”

Buhari, İlim 20; Müslim, Fadail 15

Bedir Savaşı’na katılan sahabilerden Itban İbn Malik (r.a.) şöyle demiştir:

Ben kabilem olan Banu Salim’in imamıydım. Evimle onlarınki arasında bir vadi vardı. Yağmur yağdığında, o vadiyi geçip onların camisine gitmem çok zordu. Bu yüzden Allah Resulü’ne (sav) geldim ve dedim ki:

– Ey Allah’ın Resulü! Benim gözlerim iyi görmüyor. Yağmur yağdığında onlarla benim aramdaki vadi taşar ve onu geçmem çok zorlaşır. Bu nedenle, evime gelip bir yerinde namaz kılarsan, senin namaz kıldığın yeri namazgah olarak almak isterim.

Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

– “(İnşallah) Bu isteğinizi yerine getireceğim” dedi.

Ertesi sabah, güneş doğduğunda, Allah’ın Resulü (Allah’ın selamı ve bereketi onun üzerine olsun) Ebu Bekir ile yanıma geldi. İçeri girmek için izin istedi, ben de izin verdim. İçeri girdi ve daha oturmadan şöyle dedi:

– “Evinin neresinde namaz kılmamı istiyorsun?” diye sordu. Ona namaz kılmasını istediğim yeri gösterdim ve Allah Resulü (sav) orada tekbir aldı ve namaza durdu. Arkasında saflar oluşturduk. İki rekat namaz kıldı ve sonra bize selam verdi, biz de ona selam verdik. Namazı bitirince, Allah Resulü’nü (sav) kendisi için hazırlanan yemeği yemesi için beklettik. Allah Resulü’nün (sav) bizimle olduğunu duyan mahalleden bir grup adam geldi. Evde çok sayıda insan toplanmıştı. İçlerinden biri şöyle dedi:

– Malik (İbn Duhshum) ne yaptı? Onu göremiyorum, dedi. Bir diğeri:

“Allah’ı ve Resulünü sevmeyen münafıktır.” dedi.

Resûlullah (s.a.v.) hemen müdahale etti ve şöyle buyurdu:

– “Öyle deme! Onun ‘La ilahe illallah’ dediğini, Allah’ın rızasını istediğini görmüyor musun?” dedi.

Bunun üzerine adam şöyle dedi:

– Allah ve Resulü en iyisini bilir. Ancak Allah’a yemin ederiz ki, biz onu münafıklara düşkün ve onlarla iyi geçinen biri olarak görüyoruz, dedi.

Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

– “Allah Teala, rızasını umarak ‘La ilahe illallah’ diyen kimseye cehennemi haram kılmıştır.”

Buhari, Salat 45, 46, Ezan 4, 5, 153, 154, Teheccüd 25, 33, 36, Meghazi, 12, 13, Et’ime 15, Rikak 6, İstitabatul-mürteddin 9; Müslim, İman 54, 55, Mescid 263, 264, 265, Fedail el-sahabe 178. Ayrıca bkz. Nesai, İmâme 10, 46, Sahv 73; İbn Mâce, Mescid 8

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*