Peygamberimizin Zorluk İle İlgili Hadisleri

Yeni Haber Merkezi

Ebû Hüreyre (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Ümmetime (veya insanlara) zorluk vermekten korkmasaydım, onlara her namaz vaktinde misvak ile dişlerini temizlemelerini emrederdim.”

Buhari, Cum’a 8, Temenni 9, Sawm 27; Müslim, Taharet 42. Ayrıca bkz. Ebu Davud, Taharet 25; Tirmizi, Taharet 18; Nesa’i, Taharah 6, Mawaqit 20; İbn Mace, Tahara 7

Ebû’l-Velid Ubâde İbnu Sâmit (radıyallahu anh) şöyle dedi:

Biz, Allah Resûlüne (s.a.v.) bollukta ve darlıkta, sevinçte ve üzüntüde, başkaları bize tercih edildiğinde onu dinleyip itaat etmek; devleti yönetenlerin işlerine, apaçık küfür sayılan bir şey yapmadıkları sürece karışmamak; nerede olursak olalım hakkı söylemek ve Allah rızası için hiçbir kınayanın kınamasından korkmamak üzere biat ettik.

Buhari, Ahkam 42; Müslim, İmara 41. Ayrıca bkz. Nesai, Bay’at 1, 2, 3; İbn Mâce, Cihad 41

Hz. Aişe (r.a.)’den rivayete göre, bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.)’e şöyle dedi:

“Uhud Savaşı’ndan daha zor bir gün yaşadınız mı?” diye sordu.

Allah Resulü (s.a.v.) şöyle cevap verdi:

– “Evet, kavminizden çok kötülük gördüm. Bu kötülüklerin en kötüsü, Akabe günü bana yaptıklarıydı. Taifli Abdul Ali’nin oğlu İbn Abdul Ali’ye sığındım, ama beni kabul etmedi. Geri döndüm ve derin bir üzüntüyle yürümeye devam ettim. Karnus Sâlib’e ulaşana kadar kendime gelemedim. Orada başımı kaldırdığımda, üzerime bir bulutun gölge düşürdüğünü gördüm. Dikkatlice baktığımda bulutun içinde Cebrail’i fark ettim. Cebrail bana seslendi ve şöyle dedi:

– Yüce Allah, kavminin sana söylediklerini ve seni korumayı nasıl reddettiğini duydu. Sana Dağlar Meleği’ni gönderdi ki onlara istediğini yapabilsin.

Sonra Dağların Meleği bana seslendi ve beni selamladı. Sonra şöyle dedi:

– Ey Muhammed! Yüce Allah kavminin sana söylediklerini duydu. Ben Dağların Meleğiyim. Yüce Allah beni sana emrettiğin her şeyi yapmam için gönderdi. Ne yapmamı istiyorsun? İstersen şu iki dağı başlarına koyabilirim, dedi. Sonra:

“Hayır, dedim, Allah’ın onların soyundan sadece Allah’a ibadet eden ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayan kimseler çıkarmasını ümit ediyorum.”

Buhari, Bed’ül-halk 7; Müslüman, Cihad 111

Enes (radıyallahu anh)’ın rivayetine göre Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. İyi haber verin, korkutmayın.”

Buhari, İlim 11, Edeb 80, Cihad 164; Müslim, Cihad 6-7. Ayrıca bkz. Ebu Davud, Edeb 17

Ebû Said el-Hudrî (radıyallahu anh)’den rivayete göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Cennet ve cehennem kavga etti.

Cehennem:

“Benim zorbalarım ve kibirlilerim var” dedi.

Cennet:

“Yanımda sadece zayıflar ve fakirler var” dedi.

Bunun üzerine Allah Teâlâ, aralarındaki ihtilafı şu şekilde çözdü:

– Ey Allah! Sen benim rahmetimsin, senin vasıtanla dilediğime rahmet ederim.

“Aman Tanrım! Sen benim cezamsın. Kimi istersem onu ​​seninle cezalandırırım. İkinizi de doldururum.”

Müslim, Cennet 34; Buhari, Tefsir Suresi (50), 1, Tevhid, 25. Ayrıca bkz. Tirmizi, Cennet 22

Ebû Said el-Hudrî (radıyallahu anh)’den rivayete göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Cennet ve cehennem kavga etti.

Cehennem:

“Benim zorbalarım ve kibirlilerim var” dedi.

Cennet:

“Yanımda sadece zayıflar ve fakirler var” dedi.

Bunun üzerine Allah Teâlâ, aralarındaki ihtilafı şu şekilde çözdü:

– Ey cennet! Sen benim rahmetimsin, seninle dilediğime merhamet ederim. Ey cehennem! Sen benim cezamsın. Seninle dilediğime azap ederim. İkinizi de doldururum.”

Müslim, Cennet 34; Buhari, Tefsir Suresi (50), 1, Tevhid 25. Ayrıca bkz. Tirmizi, Cennet 22

Enes (radıyallahu anh)’ın rivayetine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Sizden hiç kimse başına gelen bir musibetten dolayı ölümü temenni etmesin. Eğer ölümü temenni etmek zorunda kalırsa şöyle desin:

“Allah’ım! Yaşamak benim için hayırlı olduğu müddetçe bana ömür ver. Ölmek benim için hayırlı olduğu müddetçe canımı al!”

Buhari, Merda, 19, Daavat, 30; Müslim, Zikr, 10. Ayrıca bkz. Ebu Davud, Cenaiz, 9; Nasai, Janaiz, 1,2; İbn Mâce, Zühd, 31.

Hz. Aişe (r.a.)’den rivayete göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Allah Teala kullarına karşı lütufkârdır. Onlara kolaylık sağlandığında hoşnut olur. Kolaylaştıranlara başarı ve mükafat verir, zorlaştıranlara veya başkalarına vermez.”

Müslim, Birr 77. Ayrıca bkz. Ebu Davud, Edeb 10; İbn Mâce, Edeb 9

Hz. Aişe (radıyallahu anha) şöyle dedi:

Bu evimde Resûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu duydum:

“Allah’ım! Ümmetimin idaresini üstlenenlere ve onlara zorluk çıkaranlara karşı yumuşak davran. Ümmetimin idaresini üstlenenlere karşı yumuşak davran ve onlara yumuşak davran.”

Müslim, İmara 19. Ayrıca bkz. Ahmed İbn Hanbel, Müsned, VI, 93, 258.

Ebû Hüreyre (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Öncelikle, Yahudilere ve Hıristiyanlara selam vermeyin. Yolda onlardan biriyle karşılaşırsanız, onlara eziyet etmemek şartıyla, onları yolun kenarında yürümeye zorlayın.”

Müslim, Selam 13. Ayrıca bkz. Ebu Davud, Edeb 138; Tirmizi, İsti’zan 12; İbn Mâce, Edeb 13

Ebû Hüreyre (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“İnsanlar eğer ezan okumanın ve namazda en ön safta bulunmanın sevabını bilselerdi ve bunları yapabilmek için kura çekmek zorunda kalsalardı, mutlaka kura çekerlerdi.”

Buhari, Ezan 9, 32, Şehadet 30; Müslim, Salat 129. Ayrıca bkz. Tirmizî, Mevâkıt 52; Nesai, Mevâkit 22, Ezan 31.

Muaviye (radıyallahu anh) şöyle dedi: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken dinledim:

“Müslümanların ayıplarını ve sırlarını öğrenmeye çalışırsanız ya onların ahlakını bozarsınız ya da onları buna zorlarsınız.”

Ebu Davud, Edeb 37

İbn Abbas (radıyallahu anh) şöyle dedi: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken dinledim:

“Kim dünyada bir canlı çizerse, kıyamet günü çizdiği canlıya hayat vermek zorunda kalacaktır. Fakat o, ona asla hayat veremeyecektir.”

Buhari, Libas 97, Ta’bir 45; Müslüman, Libas 100

Enes (radıyallahu anh)’ın rivayetine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz dua ettiğinde, isteğini kesin bir ifadeyle yapsın. ‘Allah’ım! Dilersen bana ver’ demesin. Çünkü Allah’ı zorlayacak hiçbir güç yoktur.”

Buhari, Daavat 21; Müslüman, Zikir 7

Aişe (radıyallahu anha) şöyle dedi: Allah Resulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu duydum:

“Yemek hazır iken, abdest ve büyük abdest almanın zor olduğu bir zamanda kılınan namazın hiçbir kıymeti yoktur.”

Müslim, Mescid 67. Ayrıca bkz. Ebu Davud, Taharet 43.

Ebû Hüreyre (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“İnsanlar ezan okumanın ve namazda ilk safta bulunmanın ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, bunları yapabilmek için kura çekmeleri gerekse kura çekerlerdi. Camide cemaate erken gitmenin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, birbirleriyle yarışırlar. Yatsı namazının ve sabah namazının faziletini bilselerdi, sürünerek ve sürünerek bile olsa bu iki namaza gelirlerdi.”

Buhari, Ezan 9, 32, Şehadet 30; Müslim, Salat 129. Ayrıca bkz. Tirmizî, Mevâkıt 52; Nesai, Mevâkit 22, Ezan 31.

Ebû Mûsâ el-Eş’arî (radıyallahu anh) şöyle dedi:

Peygamberle birlikte bir yolculuktaydık. Tepelere tırmanırken yüksek sesle tekbir ve tehlil okuduk, Allahu Ekber, La İlahe İllallah dedik. Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

– “Ey Müslümanlar! Kendinizi zorlamayın. Çünkü siz sağır bir insana veya burada olmayan birine konuşmuyorsunuz. Allah her zaman sizinledir, O işitir ve size sizden daha yakındır,” dedi.

Buhari, Cihad 131, Meghazi 38, Daavat 51, Tevhid 9; Müslim, Zikir 44. Ayrıca bkz. Ebu Davud, Vitr 26.

Ebû Hüreyre (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Cehennemde henüz bu dünyada görmediğim iki grup insan var: Biri, insanları sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla döven bir grup. Diğeri ise giyinik olmalarına rağmen çıplak görünen ve diğer kadınları kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgüçlerine benzeyen kadınlar. Bu kadınlar cennete giremezler ve hatta bu kadar uzaktan hissedilebilen kokusunu bile alamazlardı.”

Müslüman, Cennet 52

Ebû Said el-Hudrî (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Kul hüvallahu ehad suresi hakkında şöyle buyurmuştur:

“Ruhumu kudret ve kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, bu sûre Kur’an’ın üçte birine denktir.”

Buhari, Fedail el-Kuran, 13. Ayrıca bkz. Ebu Davud, Vitr, 18; Tirmizî, Fadail el-Kuran, 11

Başka bir rivayete göre ise; Resûlullah (s.a.v.) ashabına şöyle buyurdu:

“Sizden biri bir gecede Kur’an’ın üçte birini okumaktan aciz mi?” Bu onlara çok zor göründü ve dediler ki:

“Ey Allah’ın Resulü, aramızda buna hangimiz güç yetirebiliriz?” diye sordular. Bunun üzerine Peygamberimiz:

“Kul hüvallahu ehad Allahu’s-samed, Kur’an’ın üçte biridir.” dedi.

Buhari, Fedail el-Kuran 13. Ayrıca bkz. Müslim, Musafirin 259; Tirmizî, Fadail el-Kur’an 11

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*